Libya'da etnik gruplar
1877 yılında kurulan Osmanlı Meclisi’ne Trablus üç vekil gönderdi. 1908’de II. Meşrutiyet ilan edildiğinde Hums’tan bir, Bingazi’den iki, Trablusgarb’tan üç, Fizan’dan bir ve Cebeligarb’tan bir vekil olmak üzere toplam sekiz milletvekili Meclis’te Libya’yı temsil etti. Trablusgarp Savaşı akabinde 12 Ekm 1912'de imzalanan Uşi Antlaşması ile Libya’daki fiili Osmanlı hakimiyeti sona ermekle birlikte, hukuken Osmanlı’ya bağlılığı benimsendi.Yeşil Dağlar kırmızı daire içinde
Libya'nın doğusunda, Bingazi, Derne ve Tobruk Şehirlerinin de eteklerinde olduğu dağlık araziye Yeşil Dağlar bölgesi deniliyor. Bu bölge iklim açısından yaşanabilir ve ekilebilir arazilerin olduğu, sulak ve bereketli topraklara sahiptir. Libya'nın geri kalan çöl arazisine benzemeyen, görenleri şaşırtan bir bölgedir.Yeşil Dağlar, Libya
Nüfus yoğunluğunun çok fazla olmadığı bu bölge için batılı devletler ve israil, uzun zamandır bir plan içerisindeler. Özellikle Batı Şeria ve Gazze bölgesinde ki Filistinlileri, Yeşil Dağlar bölgesine yerleştirmeyi ve dolayısıyla Filistin'i tümüyle işgal etmeyi planlıyorlar. Kaddafi rejiminin bu plana karşı olması nedeniyle epeydir askıda idi. Kaddafi'den sonra Libyayı 3'e bölme ve yeşil dağlar planlarını gerçekleştirebilmek için tüm taşeronlarını kullanmaya başladılar.Yeşil Dağlar ve bereketli arazisi
Libya'nın nüfusunun yaklaşık %25'i (yaklaşık 1.65 Milyon) bu bölge etrafında yaşıyor. Batılılar ve israil bu bölgeye 4 milyon Filistinliyi yerleştirmeyi planlıyorlar. Bunun için hafter ve destekçilerini taşeron olarak kullanıyorlar.Libya'nın petrol ve doğal gaz altyapısı haritası
Petrol ve Gaz Dergisi'ne (OGJ) göre Libya, Afrika'nın en büyük (kıtanın toplamının % 38'ini oluşturuyor) ve dünyanın dokuzuncu büyük miktarını oluşturan 48 milyar varil ham petrol rezervini kanıtladı. Ayrıca, Libya, hükümetin keşfedilmemiş bir potansiyele sahip olduğuna inandığı altı büyük sedimanter havzaya sahiptir - Sirte, Murzuk, Ghadames, Cyrenaica, Kufra ve Akdeniz. Libya’nın geri kazanılabilir rezervlerinin yaklaşık% 80’i ülkenin petrol üretim kapasitesinin de büyük bir kısmını oluşturan Sirte havzasında yer almaktadır. Libya’nın çoğu henüz keşfedilmemiş durumdadır ve devam eden sivil huzursuzluk ve iç savaş, büyük çaplı bir arama programını engellemiştir.
Dünya Petrol Rezervleri açısından ilk 10 ülke
Afrika'da Doğalgaz Rezervi açısından Ülkeler
OGJ, Libya'nın doğal gaz rezervlerinin 53 trilyon metreküp olduğunu kanıtladı ve Afrika'daki beşinci en büyük doğal gaz rezervi sahibi oldu. İç savaştan önce, doğal gaz araştırmalarına yeni keşifler ve yatırımlar bekleniyordu ancak olaylar nedeniyle bu çalışmalar akim kaldı. Savaş sonrası Libya'nın kanıtlanmış rezervlerini artırmak için başta Akdeniz havzası olmak üzere çalışmalara devam edilecektir.Libya Elektrik Üretim ve Tüketim Eğrisi
Uluslararası Enerji Ajansı'nın 2012 yılı son tahminlerine göre, kırsal alanlarda yaşayan Libyalıların% 99'u ve kentsel alanlarda yaşayan tüm Libyalıların, Afrika ülkeleri arasında en yüksek elektrifikasyon oranlarından biri olan elektriğe erişimi vardı. Bu yüksek oranlara rağmen, ülke, petrol ve doğal gaz sahaları operatörleri de dahil olmak üzere son kullanıcılara elektrik kesintilerinin neden olduğu elektrik kesintilerinden muzdariptir. Elektrik kesintileri Agoco ve Mellitah tarafından işletilenler de dahil olmak üzere Libya'nın en büyük petrol sahalarındaki üretimi etkiledi. Kurulu elektrik üretim kapasitesi 2002'de 4,7 gigawatt'tan 2012'de 7,1 gigawatt'a kadar% 50 büyümüştür. Elektrik üretimi ise daha yüksek bir hızla, 2000'den 2010'a kadar iki kattan fazla artmıştır. Elektrik üretimindeki büyüme, özellikle yaptırımların kaldırılmasından sonra, daha yüksek ekonomik büyümeyi ve petrol ve doğal gaz sektörlerine daha fazla yatırımı yansıtmaktadır. Libya’nın enerji santralleri tamamen petrol ve doğal gaz ile besleniyor.Anadolu ve Afrika platolarının yaklaşık sınırları, kırmızı çizgi
Anadolu platosu Avrasya ve Afrika platolarına göre 10 Milyon yıl daha genç bir platodur. Jeolojik olarak oluşumu, Avrasya, Afrika ve Arabistan platolarının sıkıştırması sonucu oluşmuş olup, bu nedenle hidrokarbon kaynaklar açısından diğerlerine göre daha fakirdir. Türkiye'nin Mavi Vatan diye adlandırdığı, kıta sahanlıkları ile Münhasır Ekonomik Bölge ilan ettiği bölgeler, Afrika platosunu da içermektedir. Enerji Bakanlığımızın son yıllarda atak yaparak milli off-shore arama ve sondaj gemileri ile faaliyete girmesi takdire şayandır. Afrika platosunda petrol ve gaz bulma olasılığı diğer bölgelere göre 50 kat daha fazladır. Kaldı ki bizim MEB sınırlarımızın hemen yanındaki komşu sahalarda israil, Mısır ve Kıbrıs rum kesimi sondaj yapmış ve gaz rezervlerine ulaşmış durumdalar. Şüphesiz Türkiye’nin Libya’daki varlığı, BM nezdinde meşruiyeti tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) ayakta kalmasını sağlamak ve aynı zamanda Libya halkının emperyal güçlere karşı birlik ve bütünlüğünü korumak, bağımsızlığını ve iç barışını garanti altına almak anlamına gelmektedir. Bilindiği gibi, bir devletin siyasal sınırları yanında jeopolitik ve jeokültürel sınırları da vardır. Bu bağlamda, Akdeniz’deki varlığını ve çıkarlarını koruyabilmesi açısından, Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik sınırlarının Libya’dan başladığını ifade etmek abartı değildir. Türkiye’nin bölgesel ve küresel güç olma yolundaki en önemli adımlarından birinin, Kanuni Sultan Süleyman devrinde olduğu gibi güçlü bir deniz gücü kapasitesine sahip olmaya bağlı olduğu apaçık bir gerçekliktir. Türkiye’nin teşebbüsleri, ülke çıkarlarını ve bölge barışını korumak adına çok mühimdir ve tarihi öneme sahiptir.Yunanistan, tek taraflı olarak Libya’nın 39 bin km2'lik deniz alanını gaspa çalıştı
Zaten Yunanistan ve Rum Kesimi, Batı’nın desteğiyle uzun bir süre Libya’yı bu gaspı kabul etmeye zorlamıştı. Ancak burada önemli bir ayrıntı daha vardı. Yunanistan, sadece Libya’nın değil Türkiye’nin de deniz yetki alanını gasp etmişti. Yunanistan’ın, 2014 yılında ilan ettiği ruhsat sahalarından 15 No’lu sahanın Türk kıta sahanlığı ile çakışmakta, 20 No’lu sahanın ise Libya kıta sahanlığında yer aldığı görülüyor. İşte Türkiye bu uluslararası hukuka gaspı önlemek adına da harekete geçti. Uzun süredir bu konuda çalışmalar yapan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Dr. Tümamiral Cihat Yaycı’nın gerek basımı yapılan “Sorular ve Cevaplar ile Münhasır Ekonomi Bölge (MEB) Kavramı” kitabında gerekse Güvenlik Strateji Dergisi’nin 2011 yılı 14’üncü sayısında basımı yapılan “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasında Libya’nın Rolü ve Etkisi” makalesinde bu yönde çarpıcı bilgilere yer vermekte. Yaycı, kitabında Türkiye ile Libya’nın dünyanın bir derecelik eğimi dikkate alındığında karşılıklı kıyıları olduğunu vurgulamakta. Yaycı “Bu nedenle Türkiye ile Libya arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına yönelik ivedilikle bir andlaşma yapılması gerekmektedir” vurgusu yapmaktaydı.Türkiye-Libya karşılıklı kıyılarını gösteren harita
Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti 27 Kasım 2019’da iki ülkenin uluslararası hukuktan doğan haklarının muhafazası için “Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” imzalamıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Sarraj arasındaki görüşmeler sonucunda her iki ülkenin dışişleri bakanlarınca imzalanan mutabakat iki ülkenin Akdeniz’de karşılıklı kıyıları arasında deniz yetki alanları sınırını belirlemiştir. Kontrol Türk ve Libya deniz kuvvetlerine geçmiştir. Rumlar, Yunanistan, Mısır ve İsrail Doğu Akdeniz’de istediği gibi cirit atamayacaktır. Esas mesele bu harita. Türkiye, Libya ile birlikte kendi geleceğini kurtarmak için şu an çabalıyor. Bu meseleyi siyaset üstü görüp, bu mücadeleye sonuna kadar destek vermek gerekiyor. Özetle hafter kazanırsa ABD, AB, İsrail, Yunanistan, Rumlar, Suud, BAE, Mısır; meşru hükümet kazanırsa Libya, Türkiye, KKTC kazanacak. Libya'da Türkiye üretimi İHA ve SİHA'lar sayesinde UMH ciddi bir hava üstünlüğü kurdu, bilinen 11 tane pantsir hava savunma sistemini , üstelik aktif durumda ve radarları çalışıyorken, bertaraf etti. Bir çok şehirde ve yerleşim yerinde sivillerin can güvenliğini güvenceye aldı. Türkiye destekli UMH güçlerinin 18 Mayıs’ta Trablus’un güneybatısındaki stratejik Vatiyye üssünü almasıyla birlikte darbeci Hafter’in batı cephesi çöktü. UMH güçlerinin sahada elde ettiği başarılar Libya krizinin küresel aktörlerini teyakkuza geçirmiş ve UMH alan kazandıkça “gerilimi azaltma” söylemi daha fazla dillendirilmeye başlanmıştır. Özellikle UMH’nin SİHA’ları etkin kullanarak Hafter milislerinin ikmal hatlarını kesmesinin Hafter destekçilerini paniklettiği görülmektedir.Vatiyye üssü
Başkent Trablus ablukasının tümüyle çökmesi için sırada Tarhuna ve Beni Velid var. 2014’den beri Trablus’u baskı altında tutan Vatiyye üssünün UMH kontrolüne geçmesi hem sembolik bir zafer hem de askeri dengeyi daha da değiştirecek bir imkân olmuştur. Türkiye’nin, Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı birliklere askeri eğitim desteği sağlayabileceğini, Libya’da bir askeri üssün (muhtemelen Vatiyye üssünde) kurulabileceğini, bu durumların yeterli olmadığı durumlarda ise Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını koruyabilmek için Libya’da doğrudan bir askeri operasyon gerçekleştirebileceği söyleyebiliriz.Akıncı'nın göreve başlamasıyla bölgede dengeler çok daha fazla değişecek
Libya'da meşru UMH'nin devam etmesi, Türkiye'nin Akdenizdeki Münhasır Ekonomik Bölgesinin garantiye alınması için önemlidir. Türkiye'nin güvenliği sınırlarından değil Komşu dost ülkelerin sınırlarından itibaren başlamaktadır. kaynaklar: EIA AA TRT SETA Saha Çalışmaları