Fazıl ŞENEL


İLİM VE SANAT

Yitik hazinelerimiz, Endülüs’lerimiz;


 

1. İber yarımadasında (Endülüs’te) 1492 yılında 900 yıllık İslâm hakimiyeti sona erdi ve Müslümanlara canlarına mallarına ve dinlerine dokunulmayacak diyen katolik İspanyollar, bir kaç yıl sonra müslümanları zorla hristiyanlaştırmaya, mallarını gaspetmeye , ırz ve namuslarına el uzatmaya ve topluca katletmeye başladılar. 1568 yılındaki büyük müslüman ayaklanmasına Osmanlı da bazı deniz kuvvetleri ile destek verdi ama başarılı olamadı ve yüzbinlerde Müslüman kaçmak zorunda kaldı ve geri kalanlar ya öldürüldü ya da hristiyanlaştırıldı.  Bazı Müslümanlar canlarını korumak için hristiyan olmuş gibi göründü ve gizlice Müslümanlığını korudu ama çocuklarını İspanyollar alıp eğitmeye başlayınca islâm kalmadı. Endülüs bizim yitik hazinemiz ve kanayan yaramızdır. 

 

2. Filipinler’e İslâm 800’lü yıllarda girdi ve 1300’lü yıllardan beri müslüman krallıklar vardı. Mindanao adasında, sulu adalarında ve Manila ile etrafındaki geniş bölgede Müslümanlar çoğunlukta idi ve Müslüman sultanlıklar vardı.  1542 de İspanyollar işgale başladılar ve ele geçirdikleri her yerde zorla hristiyanlaştırma ve katliam uyguladılar. İslam Mindanao ve Sulu dışında pek kalmadı. Filipinler bizim bir başka Endülüs’ümüzdür.

3. Altınorda Hanlığı’nın Timur tarafından iki kez tarumar edilmesi sonrası koca devlet dayanamadı ve yıkıldı. Yerine küçük hanlıklar kuruldu. Ejderhan hanlığı (Astrahan), Kasım hanlığı, Kazan hanlığı, Kırım hanlığı, Nogay hanlığı, Ryazan hanlığı, Sibir hanlığı gibi.  İlk zamanlarında Ruslara ve diğer Slav kabilelerine karşı üstündüler. Ancak Türk-Slav karışımı bir millet olan Kozakların Rus tarafına geçmesiyle ve entrikalarla , hanlıklar birer birer düştü. 1552’de Kazan hanlığı düştü. En son Kırım hanlığı Osmanlıya katılarak kendini koruyabildi. Diğer bölgelerdeki Müslümanlar büyük zulümlere uğradılar. Bir kısmı hristiyanlaştırıldı (kreşen tatarları) ve ruslaştırıldı.  Bir çoğu katliama uğradı.  Deşti Kıpçak , Urallar, Kırım ve Sibirya bizim kaybettiğimiz Endülüs’lerimizdir. 

 

4. Acem ve fars dediğimiz bölge bugün İran diye adlandırılıyor. İran ismi tarihte hiç olmayan bir isim. İngilizler tarafından aryan ırkından manasında bu şekilde isimlendirilmiş. 900’lü yıllardan 1979 devrimine dek hep Türkler tarafından idare edilmiş. (Evet Pehlevi hanedanı da Türk asıllı idi). O ülke ki Müslümanlarca fethedildikten sonra islâmî ilim, bilim, fen ve tasavvufun merkezi olmuş. Hz Yusuf Hamedani, Hz Beyazıdı Bestami ve Hz Ebul-Hasan el Harakani nin memleketi idi. İmamı Gazali, Ömer el-Hayyam, Fahrüddin Razi ve Nasireddin Tûsi gibi âlimler çıkardı. Ancak, Şah İsmail tahta geçince Osmanlı ve Şeybânî hanlıklarında karşı siyasi güç elde etmek için şiiliği kabul etti ve halkı da Kılınç zoru ile şiileştirdi. Kendisine karşı çıkan öz dayısını ve öz annesini de katletti. Karşı çıkan herkesi ve şiiliği kabul etmeyen müslümanları vahşice katletti. Şiileştirme 1800’lü yıllara dek sürdü. Başlangıcı 1501 yılıdır ve en kanlı zamanları Şah İsmail’in oğlu Tahmasb zamanıdır. Acem bölgesi şiileşince İslâm dünyasındaki yekpârelik ortadan kalktı. Fitne, kan ve gözyaşı bütün islâm aleminde hala devam ediyor. Acem ülkesi bizim yitirdiğimiz en önemli Endülüs’ümüzdür.